Doğada her şey sürekli değiştiği için, insanı
oluşturan hücreler de insan beynini, “çevrende
neler olup-bitiyor, bunları yorumla da, bizler de ona göre işlem
yapalım” mantığıyla, muazzam senaryolar üretecek şekilde oluşturmuşlardır.
Çevre koşullarna uyabilmek
için canlılar farklı taktikler geliştirmişlerdir. İnsan hariç diğer tüm
canlılar daha iyi koku-alma, daha iyi-görme, daha hızlı koşabilme gibi
yeteneklerini geliştirmeye ağırlık vermişler ve beyinlerindeki hücreleri bu
alanda görevlendirmişlerdir. İnsanı oluturan hücreler ise, tüm bu alanlardaki
yeteneklerinden feragat ederek, doğada neler nasıl oluyor, bunları nasıl takip
edip, onlardan yararlanabilirim gibi “yorumlama” yeteneğine yatırım
yapmışlardır.
Böyle bir beyin
yapısallaşması insanlara büyük bir sorumluluk getirmektedir. Çünkü: Dinamik
sistemler fiziğine göre varlıkların yapısallaşmalarının temeli, büyümelerinin
başlangıcında, yani çocukluk evresinde atılmakta ve daha sonraki dönemlerde bu
yapısallşama pek değiştirilemektedir. Bu olay Simetri-Kırılması + Köleleştirme + Sabitleştirme (SimKırKölSab) olarak bilinmektedir ve “ağaç yaşken
eğilir” özdeyişiyle insan kültüründe yerini alır.
“Bilgi” kimyasal bileşimlerle
kayıt altına alınır. Öğrenilen şeye göre, bedende kimyasal değişiklikler olur
ve varlık o değişikliklere uygun davranmaya başlar.
İnsanlık doğadaki oluşum ve
gelişimleri statik sistemli olan tepeye bağımlı örgütlenmeler şeklinde, kimisi
(A) kişisinin, kimisi (B) kişisinin görüşlerine uygun olacak şekilde
çocuklarına aktararak, çocuklarının akıl ve mantık sistemlerinn bozulmasına
neden olmuştur, çünkü doğada hiçbir şey tepeden yönlendirilmelerle
olmamaktadır.
En derin Cehalet türü
İnsan
doğal sistemin bir parçasıdır, ona hükmetmeye hakkı yoktur. Ete ihtiyacı
olduğunda bir hayvan avlar, ama ötesi, doğaya karşı işlenmiş bir suçtur.
Toplum bir ortaklıksa …. “Armut piş, ağzıma düş”le toplum oluşturulamaz. Herkes elini “taşın-yükün” altına koymak zorunda. Bunun il adımı olarak bu bildiriyi paylaşıp, on-binlere varan tıklamaya ulaştırmakla başlayabiliriz.
• Toplumun ortağı değilsen, tepedekilerce güdülmeyi ve bir “kul-köle” muamelesi görmeyi kabul edeceksin. Eşitlikten, özgürlükten, işsizlikten yakınmayacaksın.
Beyinlerimizdeki hücreler gösterilen hedefe uygun çözümler üretirler. İnsanlara “vatandaş” kavramı gösterildiyse ait olunan devletin liderine, “dindaş” kavramı verildiyse, ait olunan dinin peygamberine bağımlılık duygusu oluşur. Hedef “toplumdaş” olursa, insanlar çözümü kendi aralarında ararlar ve DOM-da uzlaşırlar.
DOM-sistemi
bu çelişkiyi anlatmak için oluşturulmuş doğa-bilimsel verilerden oluşmaktadır.
DOMu anlamadan bu kıskaçtan kurtulmak imkansızdır.
Nasıl davranılacağı bilgisinin nereden alacağız? Kime inanacağız?
Normal cahil ve zır cahil farkı
DOM VE SAĞLIĞIMIZ
Bizler bedenimizdeki hücrelerimizle işlem yaparız. Niyetimiz
neyse hücrelerimiz onu yapmaya çalışır. Toplumda işler iş ve meslek dalları
arası örgütlenmeye bağlı olduğundan, tek başımıza hedef göstermemiz yeterli
olmaz, çoğulcu davranış gerekir, Onun için yeni yıl dileğim şöyle: Doğadaki
Oluşum Mekanizması (DOM) bilgilerini yaygınlaştırarak, dilek ve
temennilerimizin askıda kalmamasını sağlayabiliriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder